Yeni Sistem, Yeni Bir Sayfa, Yeniden Bismillah…
Ak Parti geride tam 16 yıl bıraktı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın deyimiyle yeni bir döneme, ‘Ustalık’ dönemine geçildi. Artık geriye dönüp bakmayacağımız hep ufuğa gözümüzü dikeceğimiz bir dönem başlamalı. Artık derin devlet, askeri vesayet, dış güçler gibi aktörler geride kaldı ve PKK terörü bitme noktasına getirildi. Artık tekrardan güç, halktan aldığı destek ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ellerinde. Erdoğan, bu ülkeye ve bu halka birçok hizmetlerde bulundu, halkta Erdoğan’ın bu hizmetlerine verdiği destek ile her zaman karşılık verdi. Şimdi hiçbir mazeretin kalmadığı bir döneme girildi. Artık zaman, ustalık zamanı.
Ustalık zamanında halkımızın elbette Ustadan beklentileri var. Bu beklentilerin boşa çıkmayacağını umut ediyor ve bunların neler olduğunu hatırlatmak istiyorum.
1) Türkiye artık dünyanın sayılı ülkeleri arasında yerini almalı. Bu ise ülkemizin ekonomik, kültürel, bilimsel ve sportif alanlarda göstereceği başarılara bağlı. Bunun için önemli adımlar atıldı ama hala atılması gereken çok adım var. Bütün bunlar ise insan kalitesini arttırmaktan geçiyor. Yeni dönemde insan kalitesine daha fazla yatırım yapılması gerektiği çok açık.
2) Terör ile mücadeleye aynı kararlılıkla devam edilmeli. Hamdolsun terör olaylarında belirgin bir azalma görülüyor. Bu adımlardan asla vaz geçilmemeli ve terör bitirilinceye kadar bu mücadeleden asla taviz verilmemeli.
3) Baştan beri dünya istikbarına karşı gösterilen dik duruş devam ettirilmeli. Halkımız, Cumhurbaşkanımızın en çok dış güçler karşısındaki dik duruşunu beğeniyor. Bu duruştan asla taviz verilmemeli. Dünyanın beşten büyük olduğu vurgusu devam ettirilmeli.
4) Tüm dünya mazlumlarına sahip çıkılmaya devam edilmeli. Eğer bugün hala ülkemizde büyük ekonomik sorunlar yaşanmıyorsa bunun en önemli sebeplerinden biri dünya mazlumlarından alınan hayır dualarıdır. Dünya mazlumlarının duası alındıkça Rabbimizin de rızasını kazanmaya devam edeceğiz. Nerede gözü yaşlı mazlum ve mağdur varsa Türkiye orada olmalı ve o insanlara sahip çıkmalıdır. Ülkemizin bu duruşundan asla taviz verilmemelidir. Türkiye’nin en büyük ihracatı ‘Yardım’ olmaya devam etmelidir. Türkiye, dünyanın vicdanı olmaya adaydır.
5) Halkımız artık ülkenin zenginleşmesinin yanında kendi maddi durumunun da iyileşmesini bekliyor. Ülke de, gelir dağılımındaki adaletsizlik hala sürmekte. Her ne kadar kişi başına düşen milli gelir artmış gözükse de bu gelir dağılımı yoksula kaşıkla, zengine kepçe ile dağıtılmakta. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ve Kiptaş gibi belediye konut şirketleri ilk yıllarda olduğu gibi yeniden halkın oturabileceği ve alabileceği konut üretimine geri dönmeli. Orta ve küçük ölçekli esnafın üzerindeki vergi yükü bir an önce azaltılmalı. Sigorta ve vergi her esnafın ödeyebileceği düzeylere çekilmeli ki hiç kimse gayri resmi yollara tevessül etmesin. Halkın bu noktada isteği çok açık ve net; gelir dağılımında adalet.
6) Yeni dönemde yolsuzlukların üzerine cesurca gidilmeli. Kim olduğuna bakılmaksızın kaynağı belli olmayan zenginleşmelerin üzerine gidilmeli. Ülke zenginlikleri sadece ve sadece halkın hizmetinde kullanılmalı. Ülkeyi yönetenler zenginleşip halktan kopmamalı, kendilerinin de bu halkın içinden geldiklerini unutmamalılar. Yöneticilerin halktan tek farkı, ülkenin imkanlarını halktan aldıkları yetki ile kullanma imkanına sahip olmalarıdır. Ancak bu imkanları amacına uygun kullanma sorumluluğu vardır. Yoksa halka ihanet etmiş olurlar. Alev Alatlı’nın dediği gibi ‘Yaptıkları kanuni olabilir ama helal olmaz’. Bu tür haksız kazançlara kesinlikle ama kesinlikle müsaade edilmemeli.
7) Özgürlükler olabildiğince arttırılmalı. Bu alanda çok büyük ilerlemeler olmasına rağmen hala alınacak çok yol var. Meclis içi veya meclis dışı tüm muhalefet halkı kin, nefret veya şiddete teşvik etmemek koşulu ile özgürce düşüncelerini söyleyebilmeli. Gerektiğinde yapılacak olan gözaltı ve tutuklamalar daha insani şekilde yapılabilmeli. Kimsenin aklında bu siyasi bir dava, siyasi bir gözaltı algısı olmamalı. Muhaliflerin eleştiri ve söylemleri geniş yüreklilikle karşılanmalı. Bu bağlamda ülkedeki tüm farklı din ve ırktan halkların, hakları korunmalı. Eli sopalı bir devlet görüntüsü verilmekten her zaman kaçınmalı
8) Hiçbir kesim, zümre, siyasi parti ve düşünce küstürülmemeye çalışılmalı. Karşı taraf ayrıştırıcı bir dil kullansa dahi yeni hükümet birleştirici ve kucaklayıcı bir dil kullanmalı. Biz yaptık, biz kurduk, biz biz… gibi kulağı tırmalayıcı ve kendini övücü bir dilden uzak durulmalı. Bundan sonra yapılacaklar özellikle vurgulanmalı. Kimse ötekileştirilmemeli ve kucaklanabilmeli. ‘Her şeyi biz biliriz’ anlayışından ‘akıl akıldan üstündür’ düsturuyla herkesten istifade etmeyi bilebilmeli.
9) Yeni sistemdeki hükümet, hiçbir cemaat ve sivil toplum kuruluşu ile angaje olmamalı. Son birkaç yıldır yaşanan paralel yapı olayından ders alıp, hiçbir dini ya da farklı bir yapının resmi kadrolarda yapılanma yapmasına müsaade edilmemeli. Ülkedeki sivil toplum kuruluşları ile daha sıcak ilişkiler kurulmalı. Sivil toplum kuruluşları sadece seçimlerde veya onlara ihtiyaç duyulduğunda hatırlanmamalı. Sivil toplum kuruluşları arasında ayrımcılık yapılmamalı. Ayrıca hükümet tüm dini cemaatlere eşit mesafede durmalı.
10) Basın yayın kuruluşları arasında bu kadar bariz ayırım olmamalı. Hele hele birilerinin kraldan çok kralcı olmasına müsaade etmemeli. İçeriden de eleştirel yazılar yazan gazetecilere yer verilmeli ve onlar susturulmamalı. Basın yayın kuruluşlarına verilen reklam ve devlet teşviklerinde kurumlar arasında çok bariz ayrımcılık yapılmamalı.
11) Adaletin siyasallaşmış görüntüsünden bir an önce çıkartılıp, adaletin herkese, her zaman eşit mesafede durması sağlanmalı. Adalette kesinlikle kayırma, torpil, yandaşlık gibi gayri ahlaki bir uygulamanın kokusu dahi olmamalı. Bu noktada yapılacak yeni anayasa bir an önce yapılıp meclisten geçirilmeli. Et kokarsa tuzlarlar ya tuz kokarsa demiş atalarımız. Adalette bir ülkenin tuzudur, kesinlikle kokmasına müsaade edilmemeli.
12) Gençlerin sesine daha fazla kulak verilmeli. Bu seçimde gençlere birçok vaatlerde bulunuldu. Bu güzel bir adımdı. Ancak asıl yapılması gereken gençleri anlayabilmek. Bu noktada başta eğitim sistemi olmak üzere gençler üzerinde yoğun çalışmalar yapılması gerekir. Unutulmaması gereken en önemli konu, bu ülkenin geleceğinde şu anki gençler söz sahibi olacak. Bundan sonra gençliğe daha fazla eğilmeli.
13) İşler ‘Ehliyet ve Liyakat’ esasına göre verilmeli/yapılmalı. Yapılan kamu ihaleleri ve kamuya alınacak her kademedeki personel alımı hemşeri, tanıdık ve ahbap çavuş ilişkisi ile değil, (ihale ve personel alımları) ehliyet ve liyakat esasına göre yapılmalı. Özellikle bu konuda halk tarafından sahtekar, üç kağıtçı olarak bilinenlerle iş yapılmamalı. İşi ehline veriniz düsturu en önemli tercih olmalı. Halkın sevdiği ve halkla barışık olan isimler öncelenmeli.
14) Toplumun her kesiminin rahatlıkla ulaşabileceği bir merkez oluşturulmalı. Birçok insan, sivil toplum kuruluşu, topluluk gördüm ki sıkıntı ve problemlerini bırakın çözeceği, dile getireceği, anlatabileceği birilerine dahi ulaşamıyorlar. Ulaştıkları da ya ilgilenmiyor ya da geçiştiriyor. Halkın, muhakkak hangi konu olursa olsun sıkıntısını, problemini, ihtiyacını, buluşunu vs. hükümete anlatabileceği bir yer olmalı. Fakat bu laf olsun diye değil kendisini dinleyen ve sonucunun kendisine iletildiği bir merkez olmalı.
15) Hükümetten beslenmeyen ama hükümetin yaptığı icraatları denetleyip kontrol edecek bir ‘Erdemliler Grubu’ oluşturulmalı. Bunlar belirli periyotlarla Cumhurbaşkanı ile görüşmeli. Acil durumlarda direk Cumhurbaşkanına ulaşabilmeli. Tüm yapılanları gözlemleyip, halkın rahatsızlıklarını dinleyip varsa yapılan yanlışlar ve hatalar Cumhurbaşkanına rapor etmeliler.
‘İnsan devlet için değil devlet insan içindir’ düsturu gereği yapacağı tüm çalışmalarda merkeze insanı koyarsa yeni hükümet, kendinden bekleneni yapmış olacaktır. Yeni hükümetin önünde yapacaklarını engelleyecek bir durum da söz konusu değil artık. Halk kendisinden bekleneni yapmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a istediği desteği vermiştir. Şimdi iş yapma zamanı yeni hükümetindir. Bizler bundan sonra yeni hükümetin yaptıklarının ve yapmadıklarının takipçisi olacağız. Sahabelerin Hz. Ömer’e dediği gibi, bizler de yeni hükümete “Eğer sizde bir eğrilik görürsek kalemlerimizle sizi düzeltiriz” diyoruz. İslami sorumluluğumuz gereği gördüğümüz yanlışları söylemekten ve yönetimi uyarmaktan geri duramayız.
Sadece Ak Parti’ye oy verenlerin değil, vermeyenlerinde ümidini boşa çıkarmaması dileğiyle Ak Parti’yi ve özelde Cumhurbaşkanımızı aldığı bu başarılı sonuçtan dolayı kutluyorum. Bu vesile ile 24 Haziran seçim sonuçlarının ülkemize ve ümmete hayırlar getirmesini Rabbimizden niyaz ediyorum.
Hakan Sarıhan